30 Haziran 2015 Salı

Bir tek dilegim var mutlu ol yeter





Sabah kalkiyorum önce ona kahvaltı hazirliyorum.
Sonra zorla 5 sayfa kitap okutuyorum.
Hava kötü denize giremiyor diye hic hoşlanmadığım halde alışveriş merkezine gidiyorum.
Sonra bütün sitede bisiklet tepesinde peşınde koşuyorum.
Yetmiyor futbol sahasina gidip 2 saat başında bekliyorum.
Yırtik kot şort istiyormuş diye pazara gidip şort aliyorum.
Sonra dışarıda korkuyor diye bütün akşam içeride oturuyorum...
Peki ben bunlari niye yapiyorum? E anneyim de ondan be bir zahmet...
Benim kendi isteklerim ikinci planda.Neymis sahile inip yürüyüş yapacakmışım.
Hayallerim yok...Yokmuş gibi davraniyorum.Neymiş gezi programi yaparsam günlerce eve gelmezmişim.
Tutkularım pehhh...Neymiş tutku da neymiş düzen bozulurmuş...
Şikayet mi ediyorum? Nayir nolamaz nasla...Bir tek dileğim var mutlu ol yeter:)
Ama birazcık kendi hayatimi geri istiyorum be...Azicik...Isteyenin bir yüzü vermeyenin iki yüzü müydü neydi? En azindan artik 24 saat 7 gün annelikten kurtulabilmeliyim yani bir iş bulmaliyim di mi? Evet hep birlikte dua edelim mi lütfen edelim.Sonra gerisine bakariz yani hallederiz gibi sanki...
Sonra hayalmiş, tutkuymuş boşverelim. Onlar çok gerekli değil ki, ot gibi de yaşayabiliyor insan. Yaşamıyor mu Allah aşkına dürüst olun.Çoğumuz yaşamıyor muyuz? Özellikle de orta yaş civarlarinda gezen sevgili dostlarim. Büyük sehrin karmaşasinda kaybolan, sıradan hayatlarına sıkıca sarilan, düzen bozmaktan ödü kopan fedakar insanlariz biz. Daha önce yaptik yıne yapariz...Ha gayret.
Ama yine de çocuklarimizin mutluluğu herşeye değer. Bunu da anne olan anlar...Yalnzca anne olan!


3 Haziran 2015 Çarşamba

DOST BANA ÖZO'CUM DER...

 
Ankara'dan İstanbul'a taşınanlar bir süre sonra şu cümleyi kullanırlar: Asla artık Ankara'da yaşayamam...Hiç anlayamamışımdır bu cümlenin ne demek olduğunu. Şehirleri yaşanılır kılan binaları, ağaçları, denizleri midir? Ya da yolları, köprüleri ve alışveriş merkezleri midir? Yoksa orada yaşayan insanlar mıdır? Sizin insanlarınız mıdır?
 
Benim kurak, soğuk, gri Ankara'da yaşayan insanlarım var! Deli gençlik rüzgarlarının başımda estiği yıllarda tanıdığım...
 
Benim Ankara'da yaşayan insanlarım var, beraber büyüdüğüm...
Benim Ankara'da yaşayan insanlarım var, birlikte katıla katıla ağladığım ve de doya doya güldüğüm...
 
Ve en önemlisi benim Ankara'da yaşayan insanlarım var, bana hala Özo'cuğum diyen...
 
Ben bilirim ki koskoca İstanbul'da biri kalbimi kırsa, ben Ankara'daki insanlarıma sığınırım...
Ben bilirim ki canım çok yansa koşa koşa Ankara'ya saklanırım...
Ve ben bilirim ki  içim kıpır kıpır olsa hemen Ankara ile paylaşırım...
 
Onlar beni yanlış anlamaz...
Onlar beni yargılamaz...
Onlar beni ayıplamaz...
Onlar bana yapmadığım ya da düşünmediğim kötü şeyleri yakıştırmaz...
 
İşte bu nedenlerledir ki ne zaman Ankara il sınırına girsem içimi tarifi imkansız duygular kaplar...
Kimse anlamaz mı,  anlatamam mı? İşte anlatıyorum, anlatabildim mi?
 
Gülen yüzünüz hiç solmasın, evinizden sağlık, mutluluk ve huzur hiç eksik olmasın...
Adımı unutturan, beni her gördüğümde 18 yaşımın mutlu ve umutlu geçmişine götüren dostlarıma selam olsun!
 
Hala soruyorsanız söyleyeyim evet ben Ankara'yı seviyorum ve evet ben Ankara'da yaşayabilirim. Çünkü şehirleri yaşanılır kılan içinde sizinle yaşayan insanlarınızdır!
 
Özo'cuğunuzdan size sevgiler...
 
PS: İstanbul'da da var tabiki insanlarım...