26 Nisan 2014 Cumartesi

O tokat benim kalbime indi

Minicik suratına tokat yiyen bir çocuk görseniz ne yaparsınız? Hem de tokatı atan annesiyse?
Ben gördüm. Peki ne yaptım? Annesinin üzerine yürüdüm...

Kusura bakmayın bu yazıda fotoğraf yok. Çünkü aklıma ilk gelen şey annenin fotoğrafını çekip deşifre etmek olsa da bunu yapmadım, yapamadım... 
Ben o minik bebek için, annesine bağırmak dışında başka hiçbirşey yapamadım.
Hala her gece uyumadan önce, yüzüne tokat atan annesine sıkı sıkıya sarılan o sarı kafalı çocuk için üzülüyorum... Acaba hep dayak mı yiyor diye düşünmeden edemiyorum...
Metroda çılgınlar gibi ağlayarak biberona sarılan,boş olduğu için avazı çıktığı kadar bağıran ve annesinden bir kere de değil tam iki kere üç tokat yiyen güzel gözlü çocuk!
Senden özür dilerim, seni o boş boş bakan canavar kadının kucağından çekip alamadığım için, sizi takip edip adresinizi bulup, görevini nasıl yaptığını bilemediğim sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu yetkililerine şikayet edemediğim için özür dilerim... 
Ne kadar ütopik değil mi? Avrupa'da yaşamıyoruz ki seni alıp daha iyi şartlarda koruyup kollayalım...
Aç mıydın? Susuz muydun?Annenin seni doyuracak parası mı yoktu? Neydi be yavrucum derdin?
Anne olmak sabır ister dedim kadına, vurma çocuğa...Metrodan inerken gözüm arkada kaldı...

Anne olmak sabır ister,hoşgörü ister...
Anne olmak kendinden vazgeçmektir...
Anne olunca kendi hayatının çok kıymeti kalmaz...
Geleceğe dair, kendine dair hayallerin olmaz...
Her hayalin çocuğunun mutlu olması üzerine kurulur...
İşinden hatta aşkından bile vazgeçersin çocuğun için...
Onun gözyaşı içine akar,ateşi seni yakar...

Eğer bunlara katlanamayacaksanız doğurmayın diyeceğim ama kime diyorum ki? Türkiye'de çocuk peynir ekmek yer gibi yapılıyor... Herkes yapıyor di mi? 

O tokat benim kalbime indi...
Uyuyamıyorum...
Yapmayın be, vurmayın çocuklara...


Özlem Ögen Yurdakul

7 Nisan 2014 Pazartesi

Yapmayın! Bu Kadar Acımasız Olmayın

Yapmayın! bu kadar acımasız olmayın...
Onlar zaten minicik bir bedenle birlikte öldü...


Yalnızca ailesi değil, çoğumuz Minik Pamir ile birlikte içimizdeki bir şeyleri kaybettik...
Kimimiz masumiyetimizi,kimimiz umudumuzu, kimimiz de gelecekte bir şeylerin daha güzel olacağına dair umutlarımızı...



Ama onlar üç buçuk yaşında, gülünce yüzünde güller açan biricik yavrularını kaybettiler.Buz gibi,pis,hain,katil bir havuzdan çıkan bir bedene son kez sıkıca sarıldılar...
En çok da bu fotoğraflar içimi dağladı...O minik ayaklar ne güzel kokar bir bilseniz...


Özür dilerim bir kez daha içinizi acıtmak istemezdim ama bu aileye yapılan haksızlığa isyan ediyorum.

Beş yaşında bir erkek annesi olarak,çocukların istediklerini yapmakta nasıl da usta olduklarını anlayın istedim.İçinizdeki "aman bunlar  da nasıl bir anne babaymış,çocuk evden nasıl çıkmış" cümlelerini sarf etmeden bir kere daha düşünün  istedim.

Evet Pamir bir şekilde kapıyı açmış,çitleri aşmış ve yan villanın havuzuna düşmüş.

Evet bu  felaket malesef gerçekleşmiş.

Ama bu trajediyi, kapı neden kilitli değilmiş,çocuk uyanıkken onlar neden uyuyormuş gibi sorularla lütfen daha da can acıtacak kıvama sokmayın.

Siz onların bu soruları kaç milyon kez kendilerine sorduklarını biliyor musunuz ve ömür boyu bu azapla nasıl yaşayacaklarını...

Hangi anne,dokuz ay canından can verip taşıdığı,üç sene boyunca uykusuz saatler geçirip başından hiç ayrılmadığı,eline diken batsa canı onun kadar yandığı yavrusunu pisi pisine bir havuza kurban vermek ister?

Hangi baba, yüzünü böylesine güldürebilmeyi başardığı yavrusunu,oğlunu henüz minicikken kara  toprağa emanet etmeyi ister?

Olmayın,bu kadar acımasız olmayın...



Bakın aşağıda güzel çocuk Pamir'in görüntüleri var...

İzleyin,görün nasıl sevgi dolu bir ortamda büyüyormuş...

Pamir'in görüntüleri

Bakın Pamir'in yüzü her fotoğrafta nasıl da güzel gülüyormuş...

Pamir'in fotoğrafları

Ben bu fotoğraflara baktıkça, yazdıklarınıza,düşündüklerinize,söylediklerinize isyan ediyorum.
Dil,din,mezhep,sağ,sol ayırımınızdan utanıyorum...
Ve içimde kırıntıları kalmış umut parçalarımın birazını daha kaybediyorum...

http://www.sabah.com.tr/Yasam/2014/04/06/minik-pamirin-cenazesi-gasilhaneden-alindi

Onların içi acıyor,onların canı yanıyor,onların gözünde yaş kalmamış...
Onlar Pamir ile birlikte kapkara bir toprağın altına,karanlıklara gömülmüş.
Onlar artık yaşayan ölüler olmuş...

Yapmayın bu kadar acımasız olmayın...

Pamir'in babasının son açıklaması

Özlem Ögen Yurdakul


Posted via Blogaway

Karar verdim vale olacağım...

Karar verdim ben vale olacağım...
Neden mi? Az önce okuduğum ve başlığı "Bırakın Kpss İle Uğraşmayı,Vale Öğretmenden Daha Çok Kazanıyor" haberi yüzünden...


Şimdi bilen biliyor, bilmeyene de ben anlatayım.Efendim takriben 4 ay kadar önce editör yapımcı olarak çalıştığım Tv8 Kanalı'nın satılması üzerine işsiz kalmıştım.Hala da isşizim...İşsiz kalma maceram ayrı bir yazı konusudur...Unutturmayın anlatacağım muhakkak.Ama bugün neden vale olmak istiyorum onu konuşalım...



4 aydır sayısını bilmediğim kadar çok iş görüşmesi yaptım...Hepsinde de aynı soruyla karşılaştım. Kaç lira istiyorsunuz? Sizce 17 yıldır medya sektöründe sürünmüş (evet ya 17 sene olmuş ben de inanamıyorum,sene 1996'ydı Trt Haber Merkezi'ne başladığımda) biri kaç lira istemeli? 10 bin,7 bin, 5 bin... hahaha güldürmeyin beni...Vallahi de billahi de 3.500 ytl, hala ytl'mi yoksa tl'mi olduğunu bilmediğim bir rakam istiyorum.Ve ne cevapla karşılaşıyorum sizce? Aaaa o kadar bütçemiz yok oooonooo...


Her ne kadar bizim ülkemizdeki valeler bu fotoğraftaki gibi olmasa da ayda tam tamına 3 bin lira kazanıyormuş. 

E neden o zaman ben de vale olmuyorum. Bu abi gibi giyinmesem de, kot pantolonumu çeksem dizime, botlarımı giysem ayağıma, maç günleri çıkıp Aslantepe'de gel gel yapsam nasıl olur? Valla cebime ayda 3000 girecekse neden olmasın?


Hem yayın telaşı yok,programa kimi konuk alacağız,konukla ne konuşacağız yok...Hatta daha da önemlisi ay kanal satıldı işsiz kalacağım derdi de yok.Oh ne ala memleket...Ama bir sorun var ben az biraz kokoşluğu severim.Öyle  her gün kot,bot olmaz...Şöyle giyinsem süslensem sonra gel gel yapsam olmaz ki.Ne derler adama sonra? Bir de gözden kaçırdığım bir şey daha var: vale sadece gel gel mi yapıyor kardeşim.Bir de park ediyor di mi:) Araba küçükse problem yok da ben kendi koca arabamı oraya  buraya sokamadığım için ondan bundan yardım isterken nasıl vale olcem be arkidiş?


O zaman şöyle bir çözüm düşünelim: ben benim gibi işsiz ama iyi park eden bir medya mensubu arkadaşımla ortak olayım.Mümkünse erkek olsun.Kazandığımızı yarı yarıya paylaşalım. E ne de olsa bizi işe almak isteyen patronlarda en fazla 2000 tl veriyor.1500 neyimize yetmez ki. Gül gibi geçinip gideriz di mi ama?
Diycem ama değil. Bakınız Türkiye Kamu-Sen'in asgari geçim indeksi araştırmasına göre, mart ayında 4 kişilik ailenin asgari geçim sınırı 3 bin 866 lira 28 kuruşmuş.
http://www.finansgundem.com/haber/aylik-gecim-siniri-3-bin-866-lira-oldu/584103

Haberin bir kısmını aşağıya kopyalıyorum...Olur da tıklamaya üşenirseniz diye.Çünkü burada çok  önemli bir cümle daha var..."İnsan onuruna yaraşır bir yaşam" diyor. Dikkatinizi çekerim...


"4 kişilik bir ailenin kimseden yardım almadan insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmesi için gerekli tutar olarak ifade edilen "refah sınırı" ise 3 bin 866 lira 28 kuruş olarak berilendi.
Araştırmaya göre, bir kişinin sosyal yaşam içerisinde hayatını sürdürebilmesi için gerekli en düşük miktar olan "açlık sınırı" ise bin 470 lira 9 kuruş oldu.
Türkiye'de 4 kişilik bir ailenin ortalama gıda ve barınma harcamaları toplamı da bin 528 lira 4 kuruş olarak tahmin edildi."


Bilmem anlatabildim mi? Kaçımız insan onurunu yaraşır bir hayat sürebiliyoruz? Süren yok mu,var...Ayakkabı kutularında falan paraları olanlar yok mu ,var...Sesi soluğu olmadığı halde bir konserden yüz binlerce lira kazanan, ekrana çıkıp iki laklakla kesesini dolduran yok mu,var...Bu cümleleri uzatabilirim ama uzatmayacağım....İşin özü şu: Bizim gibi ekmeğini taştan çıkarmaya çalışanlar için durum vahim, Allah yardımcımız olsun...Bana da tez zamanda, valelikle geçinemeyeceğime göre daha parlak fikirler 
versin...Amin...

Hadi size son bir iyilik...Buyurun buradan yakın...En parlak 20 iş stratejisi...Okuyalım öğrenelim:)
http://www.girisimcifikirler.com/yazi/en-parlak-20-is-stratejisi

Özlem Ögen Yurdakul